Haftanın Kitapları: 24.05.2010

Açık Dergi
-
Aa
+
a
a
a

Kim Stanley Robinson

Yağmurun Kırk İşareti

çev. Emre Yerlikhan, Koray Özbudak

Resif Kitap, 2010, 310 s.

Kim Stanley Robinson’ın daha önce Türkçede Kızıl Mars isimli romanı yayımlanmıştı (çev. Sabri Gürses, Kabalcı Yayınevi, 2003). Bir başka deyişle, yazarla bir “tanışmışlığımız” vardı, ancak devamını getirememiştik. 2027 yılında insanoğlunun Mars’ta koloni kurma, alternatif bir yaşam oluşturma çabalarının anlatıldığı Kızıl Mars aslında yazarın “Mars Üçlemesi”nin ilk kitabıydı; bu üçleme “Yeşil Mars” ve “Mavi Mars” kitaplarıyla devam etmesine rağmen henüz Türkçede yayımlanmadı. Buna karşın, anlaşıldığı kadarıyla Resif Kitap, yayın programında Kim Stanley Robinson’ın eserlerine bir hayli yer ayırmış; bunun ilk örneği de Yağmurun Kırk İşareti.

Yağmurun Kırk İşareti’nde, Açık Radyo’yu takip edenlerin hiç de yabancısı olmadığı bir konuyla karşılaşıyoruz; romanın merkezinde küresel ısınma yer alıyor. Çok yakın bir gelecekte geçen hikâye, Amerikan Senatosunun iklim uzmanlarından Charlie Quibler ve Ulusal Bilim Vakfında çalışan eşi Anna ile onların yakın çevresi üzerinden işleniyor. Bu iki bilim insanının çalıştıkları yerlerin altı özellikle çizilmeli, çünkü karakterlerinin büyük bir çoğunluğunu bilim insanlarının oluşturduğu bir roman Yağmurun Kırk İşareti, ama Kim Stanley Robinson, kaçınılmaz olarak işin politik ve sermaye boyutunu da kurcalamış. Yazarın “bilimin kontrolü üzerine verilen mücadele”nin ayrıntılarına girmesi, benzer konuyu işleyen gerilim, macera türündeki romanlardan farklı bir konuma oturtuyor Yağmurun Kırk İşareti’ni; bu aynı zamanda temponun düşüklüğü ihtimalini beraberinde getiriyorsa da yazar alttan alta, yavaş yavaş, indirecek yağmurun işaretlerini veriyor. Sonuç olarak, Kim Stanley Robinson, küresel ısınma konusunda “ne yapabileceğimize bir bakarız,” noktasını çoktan aştığımızı hatırlatıyor...

Romanın sonunda hikâyenin devam edeceği hissinin uyanmasının sebebi ise, yazarın “Mars kitapları” gibi bu hikâyeyi de bir üçleme olarak tasarlaması. Dolayısıyla Yağmurun Kırk İşareti’ni karakterlerin oturtulduğu, olay örgüsünün temelinin atıldığı bir roman olarak da nitelendirebiliriz. Anlaşıldığı kadarıyla yayınevi, ikinci kitap Eksi Elli Derece’yi de bu yıl içinde yayımlayacak (ayrıca yazarın bir diğer romanı olan Pirinç ve Tuz Yılları’nı da).

Stephen King

(P. David, R. Furth, J. Lee, R. Isanove)

Kara Kule: Şilahşor’un Doğuşu

çev. Oya Alpar

Altın Kitaplar Yayınevi, 2010, 240 s.

Stephen King’in 70’lerde kaleme aldığı kısa öykülerle başlayan Kara Kule serisi, şimdi de çizgi roman olarak karşımızda. Yedi ciltlik destansı seriyi tamamlayan Altın Kitaplar Yayınevi, Stephen King ile Marvel ortaklığından doğan “Kara Kule çizgi romanları”nı da yayımlamaya başladı. Orijinal serinin dördüncü kitabı olan Büyücü ve Cam Küre’den derlenen Silahşor’un Doğuşu’nda, silahşor Roland Deschain’in çocukluktan ergenliğe geçiş dönemine tanıklık ediyoruz.

Kara Kule serisini takip edenler zaten hiç vakit kaybetmeden bu versiyonunu da edinmişlerdir ya da en azından edinme peşindedirler; şimdiye kadar bu yedi ciltlik seri gözlerine korkutucu gelenler içinse etkileyici bir başlangıç olabilir Silahşor’un Doğuşu. Yayınevinin internet sitesindeki bilgilere göre, ikinci cilt Eve Giden Yol da yakın zaman içinde yayımlanacak.

Shakespeare

Othello

il. Ryuta Osada

&

Julius Ceasar

il. Mustashrik

ad. Richard Appignanesi

çev. Sabri Gürses

Everest Yay., 2010, 208 s.

Everest Yayınları'nın geçtiğimiz yıl yayımlamaya başladığı “Manga Shakespeare” dizisine iki kitap daha eklendi: Othello ve Julius Caesar. Shakespeare’in başlıca eserlerinin manga uyarlamalarının yer aldığı dizi, kuşkusuz, Shakespeare’e ve eserlerine farklı bir bakış sunuyor (örneğin Julius Caesar kitabında hikâye, eski Roma’dan gelecekteki bir şehir-devlete taşınmış). Dolayısıyla, burada Richard Appignanesi ismini de ön plana çıkarmamız gerekiyor; her ne kadar bu dizi kapsamında yayımlanan kitaplarda Shakespeare’in metinlerini söz konusuysa da, nihayetinde bunların birer adaptasyon oldukları, diğer bir deyişle özgün metinlerden farklı oldukları unutulmamalı...

Evren Kutlay Baydar

Osmanlı’nın Avrupalı Müzisyenleri

Kapı Yayınları, 2010, 311 s.

İlk adımlarını III. Selim’in attığı, ama asıl II. Mahmud dönemiyle birlikte hız kazanan Batılılaşma, yenileşme hareketleri, hepimizin bildiği gibi Yeniçeri Ocağının kaldırılmasıyla başlamıştı. Bu hareketlenme, askeri ve sosyal toplum hayatında birçok yeniliği beraberinde getirmişti; kuşkusuz bunun etkisi müzikte de görüldü ve geleneksel tek sesli müzik anlayışından çok sesli müziğe doğru adımlar atılmaya başlandı. Evren Kutlay Baydar çalışmasında, isimler üzerinden giderek, bu dönemi ve sonrasında yaşanan gelişmeleri ele alıyor. Franz Liszt ismi ön plana çıkıyorsa da yaşanan gelişmelerde pay sahibi olan İtalyan, Alman, İngiliz ve Fransız müzisyenlerden de bahsedilmiş. Ayrıca Osmanlı’nın Viyana’da müzik tahsiline gönderdiği öğrenciler ve kadınların bu husustaki çalışmaları da kitapta ele alınan diğer konular arasında. Kitabın son sayfaları ise İstanbul Konserlerinden seçme örneklere ayrılmış.